Çekte ciro silsilesine ibrazdan sonra ciro eklenmesi

Çekte ciro silsilesine ibrazdan sonra ciro eklenmesi

T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu


Esas No:2013/-2300
Karar No:2015/1303

Y A R G I T A Y İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2013
NUMARASI : 2013/98-2013/271
DAVACI-BORÇLU : Alper Sürücü vekili Av.Ahmet Özmen
DAVALI-ALACAKLI : Cemil İbrahim Atalay vekili Av.Mustafa Utkuseven

Taraflar arasındaki "icra takibine itiraz"  davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.06.2011 gün, 2011/480 E. 2011/895 K. sayılı kararın incelenmesi davalı-alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30.05.2012 gün ve 2012/526 E. 2012/18511 K. sayılı bozma ilamı ile;
“...Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlu icra mahkemesine başvurarak, alacaklının cirosunun çeke ibraz sonrası eklendiğini, bu hususun bankaya ibraz tarihindeki, çek örneğine göre sabit olduğunu, bu nedenle alacaklının yetkili hamil olmadığını, ayrıca borca ve fer'ilerine itiraz ettiğini ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir.
Çekin bankaya ibrazından sonra çeke ciro eklenmesine yönelik şikayet genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğinden, icra mahkemesince buna yönelik şikayetin reddi ile borçlunun diğer itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir...”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı - alacaklı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu başlatılan icra takibine itiraz istemine ilişkindir.
Davacı-borçlu vekili, davalı-alacaklı tarafından başlatılan icra takibine konu çekin kambiyo senedi niteliğini taşımadığını, davalı-alacaklının meşru hamil olmadığını, takip konusu çekin bankaya ibraz edildikten sonra alacaklı tarafından ciro edildiğini, müvekkilinin davalı-alacaklıya borcunun bulunmadığını ileri sürerek, ödeme emrinin ve icra takibinin iptalini, davalı-alacaklının % 40'tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-alacaklı vekili, müvekkilinin çekin meşru hamili olduğunu, cironun ibrazdan önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekin ibraz anında banka tarafından alınan örneğinin incelenmesinde çekte ilk cirantanın Osman isimli kişi olduğu, bu kişiden H. Gökmen Çelik isimli kişiye geçtiği ve ibraz edildiği, ancak takip dosyasında bulunan çek örneğinde son hamilin isminin yanına İbrahim Atalay isminin de eklendiği, bu ismin banka tarafından alınan çek örneğinde yer almadığı, dolayısıyla takip alacaklısının meşru hamil olduğundan söz edilemeyeceğinden bahisle, şikayetin kabulü ile İİK 170/a-2 maddesi gereğince takibin iptaline dair verilen karar, davalı-alacaklı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalı-alacaklı vekili temyize getirmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; çekin bankaya ibrazından sonra çeke ciro eklenmesine yönelik şikayetin genel mahkemelerde yargılamayı gerektirip gerektirmediği noktasında toplanmaktadır.


Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, çek aslı üzerindeki bilgiler nazara alınarak ilk cironun lehtara ait olduğu, takip alacaklısının ciro silsilesi içerisinde yer aldığı, icra mahkemesinin şekli anlamda ve icra kasasına teslim edilen çeke göre inceleme yaptığı, bu nedenle bankadan gelen takip konusu çek üzerinde davalı-alacaklının cirosunun bulunmadığına yönelik yazı cevabının takip hukuku bakımından yapılacak incelemeye ve hükme esas alınamayacağı; anılan banka yazısının ancak maddi hukuk bakımından sonuca etkili olabileceği ve genel mahkemelerce yapılacak yargılamada değerlendirilmesinin mümkün olduğu kabul edilmiştir.


Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.11.2014 gün ve 2014/12-2072 E. 2014/976 K. sayılı kararında da aynı hususlar benimsenmiştir.


Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce; takip yapan alacaklının kambiyo hukuku çerçevesinde yetkili hamil olup olmadığına ilişkin uyuşmazlığın doğrudan doğruya kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibin temel unsuru olup bir senedin kambiyo vasfı ile kambiyo takibine yönelik koşulların icra mahkemesince tartışılmasında zorunluluk bulunduğu ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı-alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından da benimsenen Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 06.05.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.